31 Ocak 2009 Cumartesi

Patricia Kaas


FRANSA, Moskova'da düzenlenecek 54'üncü Eurovision Şarkı Yarışması'nda dünyaca ünlü sanatçısı Patricia Kaas tarafından temsil edilecek.

Fransa,Eurovisionda senelerdir kötü dereceler alıyordu.Bundan dolayı bu yıl güçlü bir sesle yarışmaya katılacak.

Maradona ve Chavez


Sadece 59 dakika


Avustralya açık Bayanlar finalinde Serena Williams 59 dakika süren maçta Safinayı 6-0,6-3 lük setlerle 2-0 yenerek ŞAMPİYON OLDU..

30 Ocak 2009 Cuma

Avustralya Açık


İnanılmaz bir maç oldu.Saat 10:30 dan 16:15 e kadar süper vakit geçirdim.İki ispanyolun karşılaşmasında Nadal 3-2 ile Verdascoyu geçti.4 sette verdasco sakatlanmasına rağmen oyunu bırakmadı.
Nadal, Verdasco'yu 5 set süren maçta, 3-2 6-7 (4-7), 6-4, 7-6 (7-2), 6-7 (1-7) 6-4'lük setlerle mağlup ederek finalde turnuvanın iki numaralı seribaşı raketi, aynı zamanda ezeli rakibi Roger Federer ile eşleşti. Öte yandan teniste 5 saat 16 dakikalık rekoru ise ikili oynadıkları maçta 1 dakika ile kıramadı. Fakat Avustralya Açık tarihinin en uzun maçı olarak tarihe geçti..

Final Pazar sabahı saat 10:30 da Eurosportta.

Europa Leauge Finalleri

Europa Leauge,uefa Kupasının gelecek yıldaki diğer adı. 2010 Europa League finali Hamburg Nordbank Arena'da oynanacak.2011 finali İrlanda Cumhuriyeti'nin oldu. Dublin's Lansdowne Road'da oynanacak. 2012 finali ise Romanya Bükreş'te National Stadium'da. UEFA 2009'u hatırlatmaya gerek yok Kadıköyde.


Nordbank Arena









Lansdowne Road



National Stadium

29 Ocak 2009 Perşembe

Yalnızlık

Sevgilinden ayrıldığında yalnızlığa düşersin çevrende kimse olmaz,tuttuğun takım hezimete uğradığında tek başına kalırsın..Hayat bazen futbola benzer topun peşinde koşarsın ama yıllar geçer bi bakmışsın yine yalnızsın..

Yalnızlık;yanında kimseyi bulamamaktır..

Wembley ve Allianz Arena

2011 Şampiyonlar Ligi Finali Wembley'de.

2012 Şampiyonlar Ligi Finali Allianz Arena'da

Haftanın Filmleri#2


Frost/Nixon: Dram/Biyografi
Kirpi: Komedi(Türk Filmi)
Operasyon Valkyrie - Valkyrie: Gerilim
Prenses Lissi ve Karadamı Yeti: Animasyon
Sahtekar: Dram/Gerilim
Zafer ve Gurur: Dram/Suç

Futbol Aşkı Heryerde

26 Ocak 2009 Pazartesi

5000 Aşkına



Barca'nın 5000. golü için 2 gol kaldı.Bakalım 5000.golü kim atacak..Bana kalırsa bu şeref ancak Messi'ye yakışır..

24 Ocak 2009 Cumartesi

İlişkilerde İletişim


İlişkilerin bitmesi için bir sürü neden sayılabilir ancak hepsinin özünde,arka planında tek bir neden vadır o da İletişimdir.Öncelikle iletişim tek yönlü değil çift yönlü olması gerekir,daha doğrusu dual bir yaklaşım olması lazımdır.Çiftlerin sorunları o anda çözmeyip halının altına süpürmesi başka bir deyişle içlerine atmaları ve akabinde içlerinde biriktirdikleri sorunları ve hataları zamanı geldiğinde istemeden de olsa anlık bir refleks olarak patlatırlar.Bu karşısındaki kişi için şaşkınlık yaratabilir halbuki insan doğası gereği bilmelidir ki insandan gelen hiçbir şey karşısında şaşırmamalıdır.

İletişim eksikliği bizim algılarımızı da etkiler,algıların olumsuz yönde seyretmesi artık doğru olduğunu düşündüğünüz şeylerinde karşı tarafta olumsuz olarak kodlanacağının bilinmesi gerekir.Bu yüzden açık,net ve anlık olarak problemin ortaya konması gerekir.İlişki yaşam eğrisini uzatmak ve sürdürülebilir kılmak için bu alanda da innovasyonlara ihtiyaç vardır.Bazen toptan bir yenilik yerine süreçlerin ya da farklı bir hareketin karşı tarafta çok olumlu yansımaları olabilir..

23 Ocak 2009 Cuma

525






Bornova'nın efsane otobüsü..

Güz Sancısı


6-7 Eylül 1955’de Türkiye’de yaşanan ‘Azılıkları Tasfiye Hareketi’ni ele alan yapıt, bu dönemi beyazperdeye taşıyan ilk film olma özelliği taşıyor...Behçet’in babası Kamil Efendi (Tuncel Kurtiz), Antakya'daki güçlü nüfuzu yüzünden hükümetin yakından ilgilendiği ve bürokrasinin içindeki “derin” iradeyle sıcak bağlantıları olan zengin bir toprak ağasıdır. Babasının etkili kimliğinin gölgesinde kalmış bir genç olan Behçet’in en büyük hedefi Kamil Efendi’nin telkinlerine uyarak siyaset dünyasında yer almak ve yükselmektir. Bu konuda ona en büyük desteği babasının yakın dostu ve nişanlısı Nemika’nın (Belçim Bilgin Erdoğan) babası Kenan Bey (Hüseyin Avni Danyal) vermektedir. Eski bir bürokrat olan Kenan Bey, derin devletin operasyonunun has isimlerinden biridir.Behçet’in bu olaylara karşı, hem muhafazakar, sakin, ağırbaşlı ve içe dönük hem de hakkaniyete ve ahlaka önem veren bir yaklaşımı vardır. Beyoğlu'na ağır ağır inmeye başlayan bu gergin siyasi atmosferin karanlığının altında kalan Behçet, karşı komşusu Rum Elena’ya aşık olur. Behçet, militan bir kalemin günbegün koyulaşan renklerle çizdiği politik bir çizgide yürürken; 6 Eylül 1955 sabahına doğru attığı her adım, Elena'ya kavuşmasını zorlaştırır.

Film aslında 1955’de yaşanan 6-7 Eylül olaylarının panoramasında gayrimüslimler ile müslümanlar arasındaki iç hesaplaşmaya değiniyor.

Kimilerine göre derin yapının organize ettiği ilk operasyon olması bakımından da ilginçtir.O dönemi anlamak ve hissetmek için görülmeye değer bir film gibi duruyor..Herkese iyi seyirler..
Ne Zaman Adam Oluruz??
Birlikte yaşadığmız topraklar üzerinde,birbirimize saygılı ve sağduyulu olunca..

21 Ocak 2009 Çarşamba

İnsan ve Çıkarcılık


Aşkta, iş yaşamında, sosyal yaşamda ve daha bir çok alanda yardımlaşmanın temel nedenidir.Çıkarı olmak, basitlik, yozluk değildir kesinlikle, genelde biten "aşkvari" ilişkilerde suçlanagelir karşı taraf çıkarcı olmakla. bazı uç örneklerde, ilişkinin devam etmesini isteyen, bunun için çabalayan, başaramayınca elini ayağını çeken insanlar bile çıkarcı olmakla "suçlanır" her ne demekse. çıkarcıdır tabii, samimiyetle sevmiştir, sevişmiştir, hayat!! samimiyetle sevilmemiştir, yani, sonuçta karşı tarafın çıkarlarına uymamıştır çıkarları bir şekilde...işte asıl can alıcı noktaya geldik, yani kötü ile basit, ve iyi ile soylu davranış arasındaki farka, ya da benzerliğe... Sonuçta, iyi, kötü,basit, soylu olsun, herkes çıkarcı, tek farkımız bu özelliğimizi dile getiriş ya da getirmeyiş tarzımızdır...Son zamanlarda Win-Win teorileri konuşuluyor yani Kazan-Kazan,ancak bunu insani boyutlara taşımak gerekirse bu Kazandır-Kazan'a uygulanması gerekir.Çünkü Kazan-Kazan uluslararası ilişkiler konusu yani ülkeleri ilgilendirir.
Viva Humanita!!

Ne Zaman Adam Oluruz??

Çıkar beklemeden bir iyilik yaptımız zaman..

2008'DE ZAFER TÜRK FİLMLERİNİN !!!

TÜRK SİNEMASININ HIZLI YÜKSELİŞİ 2008'DE DE DEVAM ETTİ. GİŞELERDEKİ HOLLYWOOD HAKİMİYETİNİ ORTADAN KALDIRAN TÜRK FİLMLERİ, GÜNDEMİ UZUN SÜRE MEŞGUL ETMEYİ DE BAŞARDI.
2008 'de En Çok İzlenen Filmler
4 Ocak – 18 Aralık 2008
Recep İvedik - 4.301.6412
A.R.O.G. - 2.907.2173
Muro Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine - 1.762.6284
Issız Adam - 1.395.1455
Osmanlı Cumhuriyeti - 1.319.9336
120 - 1.033.917
Mustafa - 1.094.5727
Maskeli Beşler Kıbrıs - 960.9799
Çılgın Dersane Kampta - 899.31410
O... Çocukları - 713.546

Herkese Teşekkürler

Blogumuza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkürler.Kısa bir zaman içerisinde açılmamıza rağmen çok güzel yorumlar aldık.

Bizi okumaya devam edin..

20 Ocak 2009 Salı

Boyoz


İzmirlilerin vazgeçilmezi..:)

Yılın 11'i!

Fifa.com okuyucularının belirlediği ilk 11 ve takımları şöyle:

Kaleci: Iker Casillas (Real Madrid)

Savunma: Sergio Ramos (Real Madrid), John Terry (Chelsea), Carles Puyol (Barcelona), Phillip Lahm (Bayern Münih)

Orta saha: Kaka (Milan), Steven Gerrard (Liverpool), Xavi (Barcelona), Franck Ribery (Bayern Münih)

Forvet: Cristiano Ronaldo (Manchester United), Lionel Messi (Barcelona)



Maracana Stadı




Maracana Stadı, (portekizcede Estádio do Maracanã), (resmî adı: Estádio Jornalista Mário Filho) Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrindeki stadyumudur. Rio'nun en büyük futbol takımları Flamengo, Botafogo ve Fluminense maçlarını bu stadyumda oynarlar. Ve Vasco da Gama takımı bazı özel maçlarını bu stadyumda yapar. Ayrıca efsane futbolcu Pele'nin 1969'da ilk golünü attığı stadyumdur.


Resmi olarak 180.000 kişi kapasiteli stadyuma, büyük maçlarda 200.000 kişi alınabilmektedir. Maracana Stadı hâlen dünyanın en büyük futbol stadyumu ünvanını elinde bulundurmaktadır. Ligdeki seyirci rekoru Ağustos 1963'te 2-2 biten Flamengo-Fluminense karşılaşmasında 177 bin 656 seyirciyle kırılmıştır. Stadın kapasitesi ilerleyen yıllarda FIFA standartları gereği 95 bine düşürümüş ve yenilenme için tam 90 milyon dolar para harcanmıştır.


19 Ocak 2009 Pazartesi

Satıyorum,Saaaaa!!


Küresel ekonomik kriz ve Rusya borsalarında yüzde 70'lere varan düşüş Rus oligark Roman Abramoviç'i zor durumda bıraktı. İngiliz gazetesi Sunday Times, Abramoviç'in sahibi olduğu İngiliz futbol takımı Chelsea'yi satmak istediğini yazdı. Suudi Arabistan ve Dubai'de işadamları ile görüşmeler yapıldığı ilerisürüldü ancak Chelsea sözcüsü bilgileri doğrulamadı. Abramoviç Chelsea'yi 2003'te 210 milyon euro ödeyerek satın almıştı.Bu gidişle İngiltere Arapların futbol başkenti olacak..

Just Marketing with Becel

Becel Eleminator – Take action. Love your heart.
Becel için yapılan bu asansör çalışması oldukça güzel olmuş. Mesaj net,Kalbini Seven Yürüsün!! Güzel çalışma yapmışlar..

Haftanın Kitabı: Tarihimiz ve Biz


İlber Ortaylı’nın Timaş Yayınları tarafından yayımlanan Tarihimiz ve Biz” adlı kitabı, Osmanlı’nın klasik dönemini, 18. ve 19. asırlardaki toplumsal ve siyasal panoramayı, bugünkü Avrupa’yı var eden koşulları, Türk, Rus ve Japon modernleşme yolculuklarını ele alıyor.Ortaylı kitabında, “Anadolu’da Osmanlı hakimiyeti, bir Balkan imparatorluğu olarak Osmanlı, Viyana kuşatması sonrası, Osmanlı modernleşmesi, Doğu ve Batı ayrımları, Avrupa nedir, nereleri kapsar, Batı’da Türk imajı, yabancıların seyahatnameleri, Türkiye’nin oluşumu, Romalılık, Osmanlılık, Türkiyelilik, Osmanlı zamanında sanat, Katolik-Ortodoks dünyası ve 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları” konularına değiniyor.

18 Ocak 2009 Pazar

Olmadı Hocam



Mourinho'lu İnter Atalanta deplasmanında hezimete uğradı..

Atalanta:3 İnter:1

Biri Sizi Durdursun


Kimdenmi bahsediyorum tabikide Barça'dan kendi sahasında Deportivo'yu 5-0 yendiler.Ve İspanyada rekora koşuyorlar 19 maçta 59 gol..

Christo Rendetor-Corcovado Tepesi ve Yurtdışında gitmek isteyeceğim İlk Yer




Türkçe, "Kurtarıcı İsa" anlamına gelen heykel, dağın aşağı kısmında Tijuca Milli Parkı bulunur. Corcovado 710 m. yükseklikte olup, muhteşem bir şehir manzarası sunar. Corcovado dağ treni, kıvrımlı bir yolu izleyerek dağın zirvesinin yakınına kadar gelir. 7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.


Dağın zirvesinde Heitor Silva Costa tarafından tasarlanan ve Fransız heykeltraş Paul Landowski tarafından beş yıl içinde gerçekleştirilen İsa heykeli (Portekizce: Christo redentor) bulunur. Landowski'nin eseri 1931 yılında son bulmuş ve 12 Ekim'de dikilmiştir. 30 m. boyundaki devasa heykel 8 m. yükseklikteki bir kaide üzerinde durur ve 1.145 ton ağırlığındadır. Yalnızca başı 3,75 m. yüksekliğinde olup 30 ton gelir. Açılmış kollarının genişliği 30 m. tutar. İnşaat malzemesi olarak beton, üzerinde katman olarak da sabun taşı (talk da denir) kullanılmıştır. Heykelin inşası katolik derneği tarafından, aslen çirkin telefon direklerini örtmek için sipariş olarak verilmiştir. Bugün yılda 1 milyon kadar turist anıtı ziyaret eder.

Aşk üzerine bir Pazar yazısı


Aşk…Hakkında hep yazılmış, hep yazılıyor ve hep yazılacak yüzyıllar boyunca… Tüm yazılarda tüm filmlerde hep o çıkacak karşımıza ana konu olarak. en güzel şeyler ona benzetilecek hep tıpkı geçmişte olduğu gibi, tıpkı bugün olduğu gibi…Aşk,ilk anda aklıma gelmesi gerektiği gibi birinin birine duyduğu yoğun, derin ve kutsal bir sevgi mi?Değerli olan olması gereken o değil mi? birine hadi olmadı bir şeye aşık olursun olması gereken odur çünkü… ama doğru mu bu? var mı gerçekten öylesine yoğun bir sevgi, dünya üzerindeki en bencil varlık olan insan kendinden başka bir insanı sevebilir mi bu kadar yoğun? gerçekten sevdiği kıza kavuşmak için mi dağları delmiş ferhat? ya da ‘beyaz atlı prens’ kanlı canlı bir insan mı gerçekten bir kızın rüyalarını süsleyen? yoksa ne ferhat’ın ne de prensini bekleyen kızın umduğu başka bir insan değil mi ve bu yüzden mi bu kadar kutsal herkes için bu üç harften oluşan kelime…

İnsanlar uzağa bakınca gözbebekleri küçülürmüş bir de hayal kurarken küçülürmüş gözbebekleri ve son olarak maşuka bakarken küçülürmüş bu gözbebekleri. yani hayaller uzaktaymış, aşksa hem uzak hem hayalmiş…sadece kendi hayalimizi severmişiz meğer biz sıradan insanlar, o yüzden bitermiş aşklar biz büyüyüp hayallerimiz değiştikçe. o zaman gözbebeklerimiz normal boyutuna döner ve gereksiz görürmüşüz o insanı sevmeyi, başka bir insana hayatımızı adamayı.bu yüzden en güzel aşk şarkıları, en güzel aşk yazıları, aşk bize çok çok uzaktayken yazılırmış çünkü o zaman gözbebeklerimiz daha da küçülür hayalimiz daha da derinleşirmiş, daha da güzelleşirmiş.bu arada gözbebekleri karanlıkta büyürmüş, çok yakına bakarken olduğu gibi ve bir de korkunca büyürmüş bunlar. bu nedenle yakın olan hep korku verirmiş çok gerçekmiş çünkü ve bu yüzden gerçeği anlamakta zorlanırmışız karanlıkta kalırlarmış çünkü gözbebeklerimize göre.

Tüm anahtarı gözbebekleriymiş meğer aşkın, kutsal sevginin. gerçekler bu yüzden bu kadar acı, hayaller bu kadar tatlıymış.ve aşk kutsalmış gerçekten uzaktayken.

16 Ocak 2009 Cuma

O şimdi asker


Çocukluk arkadaşımız Burak vatani görevini yerine getirmek için Tokat'a gidiyor.Kardeşim şimdiden hayırlı teskereler..

Prof. Dr. İsmail Bulmuş'tan aldığımız Econ201 dersini AŞK'a uyarlarsak nasıl olur??


İşte böyle olur :))


**Uzun vadeli romantik ilişkilerde, tekelci durumların getirisi daha yüksektir. Eğer aşkınızı başkalarıyla paylaşıyorsanız, eğer aşkınız için başkalarıyla rekabet etmek zorundaysanız o işten size pek hayır gelmez.


**Yatırımınızın getirisi en azından yatırım maliyetinize eşit olmalıdır. Yeterince uzun süre geçtikten sonra yatırımınızın karşılığını alamıyorsanız artık geri çekilme zamanı geldiğini düşünebilirsiniz.


**İşin anahtarı beklentilerinizin gerçekçi olmasıdır. Eğer beklentileriniz gerçekçi değilse, istediğinizi çok nadiren elde edebilirsiniz. Elinizde hiçbir şey olmadan şahane bir aşkın gelip sizi bulacağını düşünüyorsanız muhtemelen yanılıyorsunuz.


**Bir köpeğiniz veya bir sürü köpeğiniz ya da kediniz olsun. Bunlar sizi rüzgarda savrulmaktan koruyacak çıpalarınızdır. Sizi asla yarı yolda bırakmayacak bir sevgi kaynağınız olursa, aşk acılarınızı atlatmak daha kolay olacaktır.


**Araştırma yapmadan herhangi biriyle ilişkiyi düşünmeyin. Araştırma maliyeti size yüksek gelmesin. Dışarıdan son derece cazip ve baştan çıkarıcı (bu deyimi gene kullandık) görünen, kendi içinde çok yüksek kayıp tehlikesi ve risk barındırıyor olabilir. Dış görünüşün çekiciliğine hepimiz kapılıyoruz ama dış görünüş çok fazla şeyi gizliyor olabilir.


**Nadiren istisnaları olmakla birlikte genel kural olarak aşk konusunda elde edeceğiniz getiri, sizin bu işe adadığınız zaman ve gayretin bir türevidir. Aşka yaptığınız herhangi bir yatırımdan elde edecekleriniz, sizin o ilişkiye kendinizden ne kadar yatırım yaptığınızla orantılıdır.



**Borsadaki şirket bilgileri ve bilançolar her zaman açık ve net olmayabilir ama aşktaki veriler genellikle daha nettir. Yüksek kaliteli insanlara takılın. İçersinde bulunduğunuz ilişkinin değersiz olduğunu düşünüyorsanız onu derhal portföyünüzden çıkarın. Kolay ilişkiler cazip ve baştan çıkarıcı bir imaj verebilir ama piyasayı siz kontrol etmediğiniz sürece onlardan uzak durun.

Paramparça


Real Madrid kulübü başkanı Ramon Calderon istifa etti! Bugün olağanüstü olarak toplanan yönetim kurulu toplantısında durum değerlendirmesi yapan Ramon Calderon önceki gün Marca gazetesinin haberiyle başlayan "Sahte üyeler Madrid için oy kullanıyor" baskılarına dayanamadı ve kulüp bu konu ile ilgili soruşturma açmasına rağmen görevinden istifa etti.

Şu an kulüpte 2.başkanlık yapan Vicente Boluda'nın ise geçici bir süre kulübe hükmetmesi bekleniyor. İspanya'da futbol kamooyu Real Madrid'de yaşanan gelişmelere kilitlenmiş durumda. Bu gelişmenin olabileceği konusunda Marca ve AS gazeteleri ise sabah saatlerinden itibaren flaş puntolarıyla haberler yayınlıyordu.


Kardeşimde geldiğine göre tam olduk artık.İlhami ile çok uzun zamandır birlikteyiz.Böyle bir projeye çok önceden karar verdik ama kısmet bugünemiş.Her gün en az iki konuyla sizlerle birlikte olucam.İlgi alanım az çok tahmin etmişsinizdir.Spor,tribün,sinema.Bu konularla ilgili hertürlü yazıları benden bekleyin derim..

HAYDİ BAŞLAYALIM..

Öncelikle Merhaba,

Blog'umuzun açıldığı 5 gün olmasına rağmen Emre kardeşim,bir karınca gibi çalışarak Blog'a bir sürü bilgi,resim,etkinlik,haber ekledi.

Ben haftalık bir program dahilinde belirli konular çerçevesinde yazmayı düşünyorum.Bunları; Spor,Aşk (olmazsa olmazımız),Kadın-Erkek ilişkileri,Önemli kişilerin portreleri,Pazarlama,Tarih,Kitap tanıtımları ve güncel olaylar olarak sıralayabiliriz.Yani kısacası Sizi doyuracak çok fazla içerik olacak..Sizlerde yazdıklarımıza ve eklediklerimize yorum yazarsanız Biz'de memnun oluruz..

Şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim ve Emre kardeşime hazırladığı güzel sayfa için teşekkür ederim..


El Libertador

Kahraman Pilot


ABD’nin New York kentinde bir yolcu uçağı faciası ucuz atlatıldı. Kuş sürüsünün çarpması sonucu iki motoru da alev aldıktan sonra çalışamaz duruma gelen Airbus 320 tipi yolcu uçağını New Jersey ile Manhattan arasında bulunan Hudson Nehri’ne indirmeyi indirmeyi paşaran pilot, uçakta bulunan 146 yolcu ve 5 mürettebatın hayatını kurtardı.


Deprem ve Uçak İlişkisi



Geçen gün Rusyada 7.3 lük deprem meydana geldi ve dün akşam Amerikada uçak düştü.Bilimsel bir dayanağı henüz ispatlanmamış olsada,depremler esnasında manyetik alanlar oluştuğunu ve bu manyetik alanlardan uçakların sisteminin etkilendiğini söyleyen onlarca bilim adamı var ..Ve karşı tez olarakta bir o kadar bunun mümkün olmayacağını savunan bilimadamları var..

Sizce bu ne kadar doğru??Gerçektende depremler uçakların düşmesinde etkilimi?

15 Ocak 2009 Perşembe

Big “Phil” Scolari kasayı boşalttı!!











Rus zengini Roman Abramoviç’in Chelsea takımı İtalyan göçmeni bir babadan doğma, Brezilya vatandaşı ve şu anda 6 yıldır Portekiz Milli Takım çalıştırıcısı olan (ve mukalevesi de ay sonunda biten), 59 yaşındaki Luis Felipe Scolari’ye dört yıl için kabaca yılda 5.5 milyon sterlinlik, 2012 yılına kadar kabaca 53 milyon dolar (ilk yılda 11 milyon dolardan fazla bir maaş esasına dayanarak yapılan bir hesapla) verdi ve onu Fabio Capello, Alex Ferguson ve Jose Mourinho gibi yüksek maaşlı teknik adamların yanına oturttu (Big Phil Avrupa’daki lakabı).


Bu arada Scolari’inin öğrencilerinden ve rakip Manchester United yıldızı Cristiano Ronaldo’nun da Real Madrid’den haftada 350 bin dolarlık bir ücret teklifi aldığını da gündeme getirelim. Duyulanlara göre bu vergi sonrası yılda 7.9 milyon sterlin demek. Endüstriyel futbolda(Calcio-Moderno) paralar havada uçuyor, savruluyor!


Scolari’nin ne özellikleri var ki değeri yüksek?Birincisi, İngiliz medyasına göre onun hayatının en önemli ilginç yanı sürekli yaşadığı çelişkiler. Bu bağlamda ne diyeceği, ne yapacağı tahmin edilemez çok esnek bir kişi o! Yani başka bir yorum ile kilit özelliklerinden biri esneklik, dolayısı ile Abramoiç ile de pek kavga etmez, zaten patron ile her şeyi paylaşmak üzere anlaşmış, Mourinho buna razı olmazdı.İkincisi, o son derece dindar! Sahaya ikonlar getirip, penaltı atışları yapılırken, yanında Figo olmak üzere, ikonların önüne diz çöküp Beckham’ın penaltıları kaçırması için saha içinde dua edecek kadar dindar. Duaları da tutuyor, Beckham penaltıyı kaçırdı da Scolari’nin Portekiz’i İngiltere’yi geçebildi. 2002 yılında da Ronaldo, Ronaldinho ve Rivaldo ile beraber saha içi duaları etmişti. Portekiz’de sık sık “Fatima” denen Meryem Ana’nın çobanlara gözüktüğü efsanesinin yeri olan kutsal mabedi de ziyaret ediyor. Dindarlığı özellikle Katolik olan Latin kökenli sporcuları çok etkiliyor ve inandırıcılık kazandırıyor.Ama İngiltere’de din sporda önemli değil. O zaman da bilimselliği devreye sokacak ve Pro-Zone adlı kurumun futbol istatistiklerini gündeme getirecektir.

Ve tabii sık sık yaptığı gibi tıptan faydalanacak, bir de bayan psikolog kullanacaktır. Sao Paulo kökenli Reggina Brandao adlı uzman psikolog ona, birincisi, oyuncuları motive etmek, rekabete hazırlamak ve ikincisi ise, koç için oyuncuların takım oyunu gibi şeylere ne derece yatkın olduklarını analiz etmek için yardım etmekte. Scolari ayrıca Sun Tzu’nun savaş sanatı kitabını da elinden bırakmıyor. Aşırı dozda disiplinci. Ama ayni anda hümanist. İlk takımları fizik güçleri ile şöhret kazanmıştı. Şimdi futbolcu egolarını iyi anladığı ve onları artistik ama kolektif futbol oynamaya yönelttiği düşünülmekte. Şu anda 4-2-3-1 taktiğini sevmekte ama bu da her an değişebilir. Şu aralarda konferanslarda hep orta alan oyuncularında yaratıcılık üzerine nutuk atıyor. İngiliz gazeteci H.Winter, Scolari için “Elinde tabanca yerine, üzerine taktik yazdığı yap boz tahtası (clipboard) olan bir Clint Eastwood” tanımını kullanıyor. Bayan psikolog Brandao ise Scolari için “O yumurta gibidir, dışı sert, içi yumuşak!” diyor. Scolari ise psikoloğu için “Brandao beni eşim Olga’dan daha iyi anlıyor ve hayata bakışımı değiştirdi!” diyor. Ancak bu yıl Scolari’nin psikolojik ve teknik aşama yapması gerekli, çünkü şu andaki Chelsea takımı iyice yaşlı ve hele Deco transfer olursa, kenara oturması gerekebilecek Lampard nedeni ile çözümler üretmesi de gerekecek diye düşünülüyor. İngilizlere göre, Mourinho geldiğinde 10 tane oyuncu transferi ile oldukça hazır, gönlüne göre bir kadro ile işe başlamıştı.

Tribün dediğin böyle olur..